Ekonomi

Ömer Çelik: Gazze’nin tahliyesini asla kabul edemeyiz

AK Parti Merkez Karar ve Yürütme Kurulu toplantısının ardından gazetecilerin karşısına çıkan Sözcü Ömer Çelik’ten açıklamalar.

Çelik’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Organizasyonlarla ilgili olarak il ve ilçelerin atanması konusunda MKYK başkanımız yetki veriyor. Bu yetki talebi görüşüldü ve uygun görüldü. Seçim takviminin nasıl işleyeceği ve nasıl gerçekleşeceğine dair çalışmalar tamamlanıp başkanımızın bilgisine sunulacak ve kamuoyuyla paylaşılacak. Adayların ne zaman başvuracağı ve hangi yöntemlerin uygulanacağı bir iki gün içerisinde Sayın Başkanımızla paylaşılacaktır. MKYK’nın verdiği yetkiyle seçim devrimimiz başladı.

Gazze’de gelinen noktada Netanyahu’nun eylemlerinin savaş hatası ve soykırım kapsamında olduğu görüldü. Gazze Şeridi’ni yoğun bombardıman altında tutuyorlar, Hamas’la savaştıklarını söylerken kadın ve çocukları hedef alarak katliam politikası yürütüyorlar. Ne yazık ki katledilen Gazzeli kardeşlerimizin sayısı 10 bine çıktı. Böyle bir acıyı ve dramı rakamlarla anmak zorunda kalmak ayrı bir acı ama katliamın boyutunu göstermek adına kaybettiğimiz 10 bin kişinin 7 bininin sivil, çocuk ve kadın olduğunu belirtmek gerekiyor.

İsrail ordusunun 16 hastane, 32 sağlık merkezi ve sivillerin tedavi gördüğü 105 sağlık merkezi doğrudan hedef alındı, 40 bin ev tamamen yıkıldı. Bunların hepsi savaş suçu niteliğindeki gelişmelerdir. Netanyahu hükümetinin Gazze halkına yönelik uyguladığı katliam politikası artık soykırıma dönüşmüştür. BM Genel Sekreteri bunu ‘dehşet’ duygusuyla anlatıyor. Tüm bu açıklamalara rağmen BM hiçbir şekilde sürece müdahil olmuyor. 121 ülke İsrail’e ateşkes çağrısında bulundu. Bu durumda BM İnsan Hakları Komiseri durumun vahşetini gördükten sonra istifa etti.

Tüm uluslararası toplumu Sayın Cumhurbaşkanımızın bu girişimini desteklemeye davet ediyoruz. İnsan hakları ihlallerinden dolayı suçluların gereken cezayı almaları için gerekli desteği sağlamalıdır. Netanyahu, Tevrat’tan alıntılar yaparak dini duyguları kendi vahşetine alet etmeye çalışıyor. Kim yaptıkları katliamları meşrulaştırmak için Tevrat’tan ve İncil’den referanslar getiriyorsa, Tevrat’a ve İncil’e inananlara saygısızlık ediyor, Tevrat’ı ve İncil’i hedef alıyor demektir.

Dünyanın her yerinde bu sesi yükselten tüm kişilere ve sivil toplum kuruluşlarına şükranlarımızı sunuyoruz. En büyük minnettarlığımız Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarınadır. Aynı şekilde İstanbul’da il teşkilatımızla birlikte düzenlenen mitinge katılan ve destek veren 1,5 milyondan fazla sivil toplum kuruluşuna da teşekkür ediyoruz. Medya ve siyasetçiler hain bir dil kullanıyor. ‘İsrail’in kendini savunma hakkı vardır’ diyenler, ‘Biz İsrail’e kırmızı çizgi sunmuyoruz’ dediler. ‘İstediğin kadar insanı öldürebilirsin’ anlamına geliyor. ‘İsrailli ve Filistinli gruplar arasında çatışma çıktı’ deniliyorsa bilin ki İsrail hiçbir gerekçe olmadan sivil halka saldırdı. Şu cümleyi duyduğunuzda daha da dikkatli olun: ‘Taraflara itidal öneriyoruz’ deniyorsa bilinmelidir ki İsrail bir yere saldırmıştır, cevap vermeyin çağrısı yapılıyor demektir.

Bir cümlede çatışmada “Filistinli kadın ve çocukların hayatını kaybettiğini” okursanız İsrail, kadın ve çocukları hedef alarak saldırdı. Şu cümleyi sık sık bir yerlerde okursunuz: “Filistinliler İsrail’in arabasını taşladılar.” Bunu İsrail halkına yükledi, onlar da bunu ‘taşlama’ olarak bildirdiler. ‘Kudüs’te kaynağı bilinmeyen bir patlama duyuldu’ diyorlar. Bu, İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa’ya ses bombalarıyla saldırdığı anlamına geliyor. Ne kadar ikiyüzlü bir dil.

İsrail’i destekleyen bazı yazar ve medya organları ‘Kudüs İsrail’in ayrılmaz başkentidir’ diyorsa bilin ki Filistin’i tamamen ortadan kaldırmak, Filistinlileri oradan tamamen uzaklaştırmak için siyaset peşindedirler. Maalesef bu ikiyüzlü dilin hala kullanıldığını görüyoruz. Tıpkı işgalciye yerleşimci denmesi gibi aynı literatür şu anda da devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımız diplomasisini güçlü bir şekilde yürütüyor. Dünya halklarının bu umut dolu dayanışması ve konuyu kınayan karar taslağına 121 ülkenin imza atması, daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor.

Bu politikanın arkasında Netanyahu hükümetinin Filistin davasını kriminalize etme çabalarını görmemiz gerekiyor. Bütün Filistin davasını kriminalize etmeye çalışıyor. Sıkıntıyı dini tartışmalardan ve kehanetlerden din temelli bir savaşa dönüştürme tavrı izliyor. Avrupalılar ve Amerikalılar sorunu uzaktan izleyerek çözebileceklerini düşünüyorlar. Oraya savaş gemisi veya nükleer denizaltı göndermenin kimseye faydası olmayacak.

Netanyahu hükümeti şu anda Nazilerin yaptığını yapıyor. Netanyahu hükümetinin yaptığı, Nazilerin yaptığının aynısıdır. Önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanımız yeni bir diplomasi atağına yeniden başlayacak. İnşallah Türkiye’nin ateşkes ve iki devletli çözümün sağlanmasına yönelik garantörlük çabaları devam ediyor. Dışişleri Bakanlığımız ve MİT teşkilatımız muhataplarıyla görüşmeye devam ediyor.

SORULAR VE CEVAPLAR

Gazze’ye günde en az 500 kamyon yardımın girmesi gerekiyor. 32 günde toplam 450 tır yardım ulaştı. Bir günde ulaşması gereken yardım bile 32 günde ulaşmadı. Türkiye insani yardımdan sağlığa kadar her türlü desteğe hazır ama İsrail buna engel oluyor. Gazze’nin boşaltılması gibi bir şeyi asla kabul edemeyiz. Gazze’nin boşaltılması, Netanyahu hükümetinin ve bu zihniyettekilerin Filistin davasını ortadan kaldırması anlamına geliyor.

Zaten BM bir şey yapamaz, BM Genel Sekreteri bunun dehşet olduğunu söylüyor, İsrail buna bile tahammül edemiyor. Gazze’deki saldırı uluslararası hukuk ve kurumları da hedef alıyor. Burada İsrail’in amacının meşru müdafaa hakkıyla hiçbir ilgisi yoktur; Netanyahu hükümetinin başka amaçlarla iktidara geldiği bilinmelidir. Netanyahu hükümetini eleştirirseniz birileri sizi Yahudi düşmanlığıyla suçlayacaktır. Bizim antisemitizmle hiçbir ilgimiz yok, biz antisemitizme karşıyız. Şu anda Netanyahu hükümeti Hamas’la savaştığını söylerken 10 bine yakın insan hayatını kaybetti. Bunların 4 bini çocuk, 3 bini ise kadın. Bunlar sivil ve saf insanlar, askeri vasıfları olmayan insanlar.

Hamas’a karşı savaştıklarını söyleyerek 7 bin kadın ve çocuğu katlettiler. Bu katliamı 10 bin kişinin ölümüne yol açan bombardımanlarla ortaya çıkardılar. Şu anda Netanyahu’nun zihniyetinin DEAŞ zihniyetinden hiçbir farkı yok. Bu işgale, saldırganlığa, soykırım faaliyetlerine karşı çıkan herkesi bir şekilde kriminalize etmeye çalışıyorlar. Türkiye buna boyun eğmeyecektir.

Şu aşamada hükümetin iradesi, Cumhurbaşkanlığının iradesi bunu Meclis’e gönderdi. Artık karar yetkisi Meclis’tedir. Bunu Büyük Meclis değerlendirecektir. İsveç’in attığı adımları yeterli bulursa onaylayacak; değilse onaylamaz. Programla ilgili bir şey söylemem doğru olmaz. Şu anda birinci aşamadan ikinci aşamaya geçtik. Yüce Meclisin değerli üyeleri bunu takdir edecektir.

Yeni görevlerine gelenleri tebrik ediyoruz. Ancak orada herhangi bir değişiklik göremedik. Tıpkı telaffuzların tekrarlanması gibi. Türkiye’de siyasi değişimi taşıyan parti yine AK Parti’dir. Türkiye’de siyasi değişimin gerekliliğini fark eden ekipler Cumhur İttifakı ekipleridir. Bizim gördüğümüz CHP tam da CHP’dir, orada tek koltuk değişikliği oldu.

haber-kesan.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort